28 Şubat 2017 Salı

Kadınımı Kaybettim...

Fazla karısı olan var mı?



Ekonominin eyiye gittiği bir günden daha herkese merhaba arkadaşlar. Ben Rabiacı_AK_RTELoVeR_Eşekçi_Evetçi bloggerınız Oğul. Bugün kendimi Kim Milyoner Olmak İster isimli güzide yarışma programına 4. soruda veda eden Yeditepe Üniversitesinde okuyan tiki kız gibi hissediyorum. Ancak yine de hayata dair umutlarımı kaybetmedim, kendi mallığımı gizlemek için kendime gülebiliyormuşum gibi davranabiliyorum ve şu an her zamanki gibi Starbucks'ta White Chocolate Mocha'mı yudumlamaktayım.

İroninin ebesiyle penetrasyon sürecine giren bu güzide girizgahın ardından öncelikle yukarıdaki şarkıyı niçin paylaştığıma açıklık getireyim. Paylaşma sebebim şu; şarkı aşırı kaliteli. İlk kez dinlediğimde büyülenmiştim zira. Bununla beraber Louis C.K. ve Steve Buscemi'nin başrollerinde olduğu Horace and Pete isimli 2016 yapımı mini diziye başlamış ve bundan çok keyif almış durumdayım. Şiddetli önerimdir. (Not: Fargo yeni sezon Nisan'da geliyor. Meşaleleri yakın)

Neyse biz işimize dönelim. Bugün hüzün patlaması yaratan başlığın akabinde gelen alt başlık umarım sizi bir nebze rahatlatmıştır zira aşk acısı çekecek kadar zayıflamadım henüz. Hatta alt başlığı fazla 0.5 meme ucu olan var mı arkadaşlar? şeklinde yapacaktım ancak iğrençliğin de bir sınırı olmalı diyerekten içeriği şu an batırmış olsam da prezentasyonu kurtarmış oldum.

Bugün bahsetmek istediğim ana konu erkeklerin bitmek bilmeyen 'kadın kaybedip acı çekmesi' süreci. Öncelikle ben de benzerini yaşadım fakat 2 gün falan üzüldüm. Çünkü dünya zaten 3 günlük ve sadece yaşadığınız şehirde bile milyonlarca kadın mevcut iken sizi üzen birisinin arkasından üzülmek çok ama çok mantıksız geliyor. Gerçi üzmeyenin de değerini pek bilmediğimiz aşikar. İlişkiler bugda kaldı arkadaşlar gördüğünüz gibi. Bir diğer sıkıntım da rebound ilişki denen yara sarma olayı. Bakın şöyle güzel bir söz ile yazıyı zirve noktasına çıkartayım;

''Herkes yara sarar tabip gibi, yarası olan didişir amip gibi.''

Bir kadın tarafından terk edildikten sonra hırsını başka kadını üzerek alan herkes amiptir diyebiliriz. (Not: Böyle düşmüyor arkadaşlar, şahsi fikrimdir.)

İlişki gibi karmaşık bir şeyden söz ederken ilişkinin başı, ortası, bitişi fark etmeksizin süreci, girdileri ve çıktıları muhakkak en azından 2 açıdan değerlendirmek gerekmekte. Bir erkeğe fazla karısı olan var mı? sorusunu sordurtanın köy evini tırpanlarımızla, meşalelerimizle basıp linç etmeyecek miyiz? O zalimleri hüzün ormanının derinliklerine, keder okyanusunun diplerine hapsetmeyecek miyiz? Elbette hayır. Çünkü ne desek boş, bir kadın evde kalma riskinin farkına varmadıkça, o kadını sevmeniz, o kadının sizi yüz üstü bırakması demektir.

Minik bir terk edilme anım ile devam edeyim. 'Ben bununla evlenirim.' dediğim bir sevgilim beni her şeyin çok hızlı geliştiğini ve çok fazla mutlu olduğumuzu öne sürerek terk etmişti. İşin kötü yanı da bunu Beşiktaş'ın puan kaybettiği bir maçın ardından yapmış olmasıydı. Bana ilk gelen 'Oğul konuşmamız lazım' mesajının ardından 'zaten puan kaybettik allah aşkına yarın terk et' karşılığını vermem sanırım ki hayatımda içgüdüsel olarak yaptığımdan en çok gurur duyduğum şeydi. Kız mutlulukla terk edememişti beni. Bu bir başarıdır arkadaşlar. Yüce rabbişkom umarım herkese böyle bir terk ediliş hikayesi nasip eder. (Terk edilme hikayemi lehime çevirmeye çalışırken ben)

Nitekim adam gibi adamlık sanatının sevilen ve sayılan temsilcilerinden olan bendeniz, size gelecek olan 'sen hep hayatımda ol istiyorum, sen hep farklıydın ama ben yapamıyorum' şeklindeki mesajlara da ufak bir gülücük ile karşılık vermenizi tavsiye ederim. Muhtemelen karşı taraf size neden güldüğünüzü soracaktır. Siz de gönül rahatlığıyla 'yalan olduğu için' cevabını verebilirsiniz.

Not: Hakikaten dünyanın en büyük yalanları listesi yapsak 3. falan olur bu yalan arkadaşlar.

Peki bu durumun hiç mi avantajı yoktur? Kadın için bakıldığında gönlünü eğlendirmiştir. Egosunu tatmin etmiştir. Arkadaşlarına anlatacak bir hikayesi olmuştur. Ve basitliği sadece bir erkek nazarında gizli kalmıştır. Erkek açısından da yeteri kadar gerizekalılıkla kombinlenip anonim twitter hesabı kurularak fenomen olunabilir. Başka da bir sikime yaramaz. Çünkü erkekler genellikle akıllanmayan yaratıklar olduğu için bu olaydan elde ettiği tecrübe ile aynısını yaşamama ihtimali yok denecek kadar az. En güzeli twitter. Bkz.

''Sigara dumanımda çizdim nacizane portreni, çektirdin kaba etime o makus röntgeni''

800 rt 2200 fav hayırlı olsun şimdiden arkadaşlar. Sigara içen adam profil fotoğraflarınızla ortalığı yakıp geçeceksiniz.

Rabbişkom umarım hepinizin hayatını karı parası yediğiniz günlere skip eder kadından yana şansı yaver gitmemiş olan dostlarım. Lütfen twitterda şaklabanlık yapmayın, gidip güzel duyguları olan kadınları üzmeyin. Sonra biz üzecek kadın bulamıyoruz amk.

Son olarak erkek okurlarıma güzel bir söz ve şahane bir tavsiye ile veda etmek isterim.

''Kovanında rahatsız etme arıyı, kaçırırsın sonra koynundaki karıyı.''

Özet ver lan p**çi tayfa için; İnsanları üzmeyin, değer verin. Herkesin duyguları var ibneler.

7 Şubat 2017 Salı

15 KİŞİYİ ALDATTIM

Vurdum Vurdum Saymadım...


Merhaba arkadaşlar, ben çocukluğunda 'sana bir fıkra anlatayım mı?' diye sorup karşı taraftan ne cevap gelirse gelsin 'anlat demekle olmaz, sana bir fıkra anlatayım mı?' şeklinde diyalog yenileyici, uyuz, katlanılmaz ve bir kaşık suda boğulasıca çocuk. Bugün iş çıkışı Zincirlikuyu'dan metrobüse bindim ve canımın değerini uzun bir aradan sonra anladım. Hayata tutunabilmek ve biraz mutlu olabilmek adına ne yapabilirim? diye düşündükten sonra ise bloguma bir şeyler yazmaya karar verdim.

Intro'daki başlık ve alt başlık ile alakalı olarak şakayı tamamlamak adına paylaştığım müziği bir kenara bırakırsak bu yazıyı progresif rock'ın efsanelerinden Rush'ın Animate isimli şarkısını dinleyerek yazdığımı söylemek isterim. Bu yüzden de şarkıyı sizinle de paylaşarak kaliteli müziği bir nebze yaymak niyetindeyim. (Not: Şarkıyı last.fm'den stalkladığım eski bir sevgilim aklıma soktu, zevkli adammışım eski sevgilim neler dinliyor görüyorsunuz...)

İKİNCİ NOT: KIZLAR HALA BEKARIM...


15 KİŞİYİ ALDATTIM başlığından hareketle bir adam gibi adamlık, bir Mehmet Ali Erbilcilik içerecek bir yazı bekliyorsanız yanılıyorsunuz. Zira satirik nesirlerin köpeği olmuş olan bendeniz elbette bir şeyleri gömme peşinde ruhumu satacağım her zamanki gibi. Lakin korkmayın. Yazı 'çekil ulan önümden orta sınıf insan' yahut 'ben babamın prensesi kamyoncu sevdiğimin fren sesiyim' ismiyle binlerce gerizekalı kızı peşinden sürükleyen anonim twitter fenomenleri gibi de Demet Akalın yergisi yapmayacak.

Şimdi canımı sıkan asıl nokta şu. Günümüzde normal insan yok arkadaşlar. Hepinizin 'yeni mi farkına vardın amk' dediğini duyar gibiyim. Cevabım evet. Ben biraz normal insan vardır sanıyordum. Ama yokmuş. İki insan bir araya gelip sağlıklı bir ilişki maalesef yürütemiyor. Çevremdeki örneklerle pekiştirecek olursam birbirinin ruh sağlığını bozan ilişkiler, aldatma konusunda paranoyaya kadar gitmiş güvensiz ilişkiler, seks bağımlılığı ve eziklik kompleksi yüzünden sağda solda gömdüğü ve sevgilisinden ayrılmak istediğini belirten kişilerin kendilerini küçülten insanları bırakamaması ve daha birçok şey.

Bununla birlikte çok mutlu olan insanlarda da bir doyumsuzluk, bir yozlaşma ve belki güleceksiniz ama hakikaten yanlış olan batılılaşma neticesinde aldatmalar sonucunda biten ilişkiler mevcut. Yemin ediyorum bir kişiye daha 'abi zaten orospuydu/AŞKIM zaten orospu çocuğuydu ben varım boşver sen onu :) :) :) ' diyecek gücüm kalmadı. Yabancı dizi izleyip orada gördüğü kurgu olayları yahut bağımlısı olduğu porno filmlerde yaşanan kurguları gerçek sanıp Avrupalı çok aşırı cool insanların birbirini sürekli aldatıp bundan büyük haz aldığını sanan tipler yüzünden ülkemizde bir nesil çocuk yapmaktan korkar oldu.

Black Sabbath'ın veda konserinin olduğu bu haftada ben de insanlara önemli bir erdemi yani sadakati hatırlatmak adına kendimce bir şeyler yazdım. Benim sevgilimi aldatamıyorum diye içerlenip sevgilisinden ayrılan temiz yürekli kardeşlerim var. Ben ise sevgilimden ayrılınca instada yüksek like alan fotoları silmeye kıyamadığım için fotoğrafın açıklamasını KARDEŞİM BENİM yapacak kadar yanlış anlaşılmalara mahal vermemeye çalışan bir insanım. Kimsenin bize bunları yaşatmaya hakkı yok!

Yazımı nihayete erdirirken bu yazıyı yazmama esin kaynağı olan eski sevgilimin de amına koyayım demek istiyorum. Fıkradan bahsederek açtığımız yazıyı da dünya üzerinde yazılmış en komik fıkra ile sona erdirmek istiyorum.


Bir gün Temel ile Dursun arabayla İstanbul'a gidiyorlarmış. Yoldan geçerlerken Temel derin bir nefes almış ve sol tarafında uzanan ormana bakmış. Sonra Dursun'a dönüp 'Dursun şu ormanın güzelliğine bak yaa' demiş. (Bunları Karadeniz şivesi ile söylüyor). Bunun üzerine de Dursun demiş ki; 'ula ağaçlardan göremiyorum ki' 


😅😅😅😅😅😅😅😅😅😅